NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
191 - (620) حدثنا
يحيى بن يحيى.
حدثنا بشر بن
المفضل عن غالب
القطان، عن
بكر بن
عبدالله، عن
أنس بن مالك؛
قال:
كنا
نصلي مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في شدة
الحر. فإذا لم
يستطع أحدنا
أن يمكن جبهته
من الأرض، بسط
ثوبه، فسجد
عليه.
{191}
Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr b. El-Mufaddâl, Gâlib El-Kattan'dan, o da Bekir
b. Abdillâh'dan, o da Enes b, Mâlik'den naklen rivayet etti. Enes, şöyle demiş:
«Sıcağın şiddetli
zamânında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikde namaz kılardık.
Birimiz (sıcakdan) alnını yere koyamazsa, elbisesini yayar; onun üzerine secde
ederdi.»
İzah:
Bu babın hadîsleri
öğleyi vaktinin evvelinde kılmanın lüzumunu göstermektedirler.
Habbâb hadîsinde bizim
şikâyetimize cevap vermedi, şikâyetimizi kabul etmedi yahut, şikâyetimizi
gidermedi. denmiştir.
Bundan önceki bâbda
öğle namazının serinlik zamanına te'htr edilmesi emir buyurulmuşdu. Buradaki
Habbâb hadîsinde bahsedilen namaz dahî öğle namazıdır. Nitekim rivayetin
birinde bu cihet tasrîh edilmektedir. Bu suretle hadîsler zahiren birbirine
muarız görünmektedir. Ulemâ bunların aralarını bulmak hususunda ihtilâf
etmişlerdir. Bazılarına göre öğle namazını sıcak günlerde hava bir parça
serinleyinceye kadar te'hir etmek ruhsatdır. Efdal olan onu yine vakti girer
girmez kılmakdır. Bir takımları Habbâb hadîsinin bundan önceki bâbda görülen
ibrâd hadîsleri ile mensûh olduğuna kaaildirler. Ebu Bekir EI-Esrem ile Tahâvî
bu kavli tercih etmişlerdir. Tahvî: Biz bunu yâni Nesh'i iki hadisde bulduk.
Bunların birisi Mugîre hadîsidir. Mezkûr hadîsde (Biz öğleyi zeval vaktinde kılardık.
Sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize öğleyi serinlik zamanına
bırakın; buyurdular.) denilmektedir. Bundan anlaşılıyor ki öğleyi serinlik
zamanına bırakma emri zeval zamanında kıldıkdan sonra verilmişdir.
İkincisi Enes
(Radiyallahû anh) hadîsidir, o hadisde de (Hava serin ise öğleyi erken kılın;
sıcak olursa serinliğe bırakın!) buyurulmuşdur.» diyor.
Ulemâdan bâzılarına
göre Habbâb hadisinde ashâb-ı kiram öğlenin serinlik zamanından daha sonraya
bırakılmasını istemişlerdir. Çünkü serinlik duvarların, altında yürüyecek kadar
gölge saldığı zaman hâsıl olur.
Bir takımları Habbâb
hadîsinin Mekke'de, İbrâd hadîsinin ise Medine'de vârid olduklarını söylerler.
Nevevî diyor ki: «Sahîh
kavil, îbrâd'ın müstehab olmasıdır. Cumhûr-u ulemânın kavli de budur. İmam
Şafiî 'den nassan rivayet edilen kavil ve cumhûr-u sahabenin mezhepleri de
budur. İbrâd hususundaki sahîh hadîsler, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den bir çok yerlerde fi'len ve kavlen sabit olmuşdur...»
Enes hadîsini Buhârî «Namaz»
bahsinin müteaddid yerlerinde tahrîc ettiği gibi; Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve
İbni Mâce dahî aynı bahisde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.